Sosyal medyaya mahkum mu olduk?
Pandemiyle birlikte artan dijitalleşme, markaları sosyal medya kanallarına mahkûm bıraktı. Dijitalleşme adımlarını sosyal medya kanallarına yoğunlaştıran markaların yanı sıra geleneksel satışla hedef kitlesine ulaşan markalar da bu değişime ayak uydurmak zorunda kaldı. Yaşanan bu hızlı değişim ise sosyal medyanın doğru kullanımı konusunda pek çok soru işaretini beraberinde getirdi.
10 Nisan 2020 Türkiye’de koronavirüs nedeniyle sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilk tarih olarak kayıtlara geçti. Bu tarihten itibaren devam eden kısıtlamalara paralel olarak evde kalan Türk halkının sosyal medyada geçirdiği sürede artış gösterdiği araştırma raporlarına da yansıdı. We Are Social ve Hootsuite’in birlikte hazırladığı Digital 2020 raporuna göre, internette günlük ortalama 7 saat 29 dakika harcıyoruz. Digital 2019 yılında ise bu süre 7 saatti. 2019 yılında 7 saatlik internet kullanımımızın 2 saat 46 dakikasın sosyal medyada, 3 saat 9 dakika televizyonda, 1 saat 15 dakikasını ise müzik dinleyerek geçirdik. Pandemide internet kullanımdaki 29 dakikalık süre artışı ise dijital kanallara yöneldi. 2020 sosyal medyaya 4 saat, müzik dinlemeye 1 saat 21 dakika, televizyona ise 2 saat 8 dakika ayırdık. Elde edilen bu veriler televizyona ayrılan sürenin hala azımsanamayacak kadar fazla olduğunu gösterirken, azalan süre ise izlemelerin sosyal medya kanallarına yöneldiğini ortaya çıkarıyor.
Günün 3’te birini ayırdığımız dijital kanallar, markaların da daha fazla dikkatini çekerek yatırımlarının artmasına yol açtı. Nüfusun yüzde 64’ünün sosyal medya kullanıcısı olduğu Türkiye’de en popüler uygulama olan instagram ve influencerlar ise dijital reklam pazarlamasında altın çağını yaşıyor. Hal böyleyken markaların dijital reklamlarının doğru planlanması ve yürütülmesi iletişimde en önemli noktalardan biri oldu. Dijital pazarlamada kaliteli içerikler ve isimlerle projeler hayata geçiren markaların yanı sıra ne yazık ki yanlış iletişimin kurbanı olarak tepki çeken markaları da gördük.
Pandemi dönemi, markaların sosyal medya iletişiminde nelere dikkat etmesi gerektiğine dair soruları cevaplarken aynı zamanda Tiktok gibi yeni sosyal medya kanallarının da göz ardı edilmemesini sağladı. Dijital iletişimde marka sadakati kavramı her zamankinden daha değerli hale geldi. Bu markalar, hedef kitleleri ile sadece satış üzerinden bir iletişim kurmaktan kaçınmaları gerektiğini fark etti. Bu değişimlerle birlikte dijital düzen içinde markaların her zamankinden daha hassas davranması gerektiği de açık. Markalar kullanıcılar için negatif etkiler yaratan satış odaklı içerikler yerine tüketicinin dilini anlayan, ihtiyaçlarını karşılayan, uzun vadede satışlara da etki edecek, içerik odaklı bir iletişim kullanmalı. Markanın seçtiği reklam yüzü de içerikleri ve kullandığı dil kadar samimi, toplum içerisinde sevilen ve hedef kitleye yakın isimler olmalı. Bugün artık dijitalin geldiği noktadan geri adım atmak zor, işimiz bundan sonra bizi nelerin beklediğini öngörmek ve planlamaları ona uygun şekilde yapmak.
* We Are Social & Hootsuite : https://wearesocial.com/digital-2020
Yazar: Esra Can Sinav